Günümüz trend başlıkları arasında yerini bulan bazı kelimeler var; iç huzura kavuşmak, kötü enerjilerden arınmak, meditasyon yapmak gibi… Dinginleşmek de aynı bu kategorilerde birçok kişinin bilinçli ya da içgüdüsel olarak aradığı ve kendi hayatına nasıl entegre edeceğini tam anlamıyla bulamadığı bir kavram. Neden dingin olmayı arama ihtiyacındayız dersek benim aklıma gelen en temel kavram kapitalist düzen içerisinde insanoğlunun ister istemez hayatı gereğinden daha hızlı ve stresli yaşaması olduğu. Ne kadar hızlı yaşarsak bir o kadar hızlı tüketiyor dolayısıyla yaşadıklarımızı tam anlamıyla hazmedemiyor ve sonuç olarak vücudumuzda bir o kadar toksin biriktiriyoruz. Stres seviyemiz yükseldikçe yaşadığımız kararsızlıklar, sabırsızlıklar daha da ileriye gidersek hastalıklar hayatımızın büyük parçaları haline geliyor. Peki bunların üstesinden gelmek için yani dinginleşmek; sözlük anlamı ile durgunlaşmak için ne yapmalıyız sorusunun 2 boyutu olduğunu düşünüyorum. Birisi zihinsel diğeri ise bedensel. Bedenimizin en temel ihtiyaçları beslenme ve hareket ise zihnimizin de temel ihtiyacı düşüncelerimiz. Bedenimiz yediklerini yakıta çevirirken, zihnimiz de düşüncelerini yakıta çeviriyor. Düz mantık; çift yönlü olarak yedikleriniz ve düşünceleriniz ne kadar az toksik olursa o kadar dingin kalma kabiliyetiniz artacak. Bunlara takviye olarak da vücudunuzdaki toksinleri atmak için Pilatesi de reçeteye ilave etsek hiç de fena olmaz.

Nedeni merak ediyorsanız gelin canlı bir örnekten gidelim; isim deşifre etmeden bir üyemi anlatacağım size;

Stüdyodayken kapı çaldı ve içeriye 30 yaşlarında bir bayan girdi. Kendisini bana tanıtırken bile ayaklarını sallıyordu önümde. Göz altları uykusuzluktan hafif çökmüş ve artık masa başından kalkmamacasına çalıştığından dolayı kamburlaşmış ve sırt ağrıları çekiyordu. Eski günlerimdeki Tulya ya öylesine benzetmiştim ki kendisini direk başımdan geçenleri anlattım ve hiç merak etmemesini söyledim. Ders için sözleştik ve ilk gün kendisinin duruşuna, nefes alışına ve fiziksel şikayetlerine istinaden bir karakter analizi yaptım ve hepsini tutturmuştum! İyi nefes veriyor ama alamıyordu; kendisine hayatında hep verici olduğunu hiç alamadığını söylediğimde nasıl anladınız diyen ilk kişi değildi. Hareketleri yaparken ve normal duruşunda omuzlarını sıktığını gördüğümden dolayı oldukça stresli ve fazla sorumluluk sahibi olduğunu söylediğimde de ikinci şoku yaşadı. Geçmişi devamlı üstünde yani omuzlarında taşıdığını söylediğimde de artık tamamen farkındalık yaşamıştı. Öncelikle bu sorunlarla ilgili kendisi ile yüzleşmesini tavsiye ettim. Sonraki seanslarımızda kendisine devamlı dik dur, nefesini vermenin yanında almayı unutma, omuzlarını rahat bırak gibi komut cümlelerim ile güçlendirdiğimiz ve esnettiğimiz kasları daha dik durmaya başladı.

Tabii ki hayatın hızı nedeniyle hareketleri de hızlıydı

Hareketlerini daha yavaş yapmaya O’nu alıştırdıkça kendi hayatındaki akışı da daha fazla kendi kontrol etmeye başladı. Günden güne sorunları daha kolay çözülür oldu, derslere daha güler yüzle ve daha kaliteli uyuyarak gelmeye başladı. Artık ne ayaklarını sallıyor ne de omuzlarını sıkıyor. İçsel sorunlarını çözdükçe hayatı daha sakin yaşamayı öğrendi. 

Derslere tabii ki tam gaz devam 🙂

Vücudunuz ile ilgili farkındalığınız, gücünüz ve de esnekliğiniz ne kadar fazla olursa düşünceleriniz de o kadar bilinçli ve güçlü olur bu da sizi hayatta daha dingin ve dirençli kılar. Akıl beden ve ruhunuz ne kadar dengedeyse o kadar dengeli ve kaliteli hayat yaşarsınız.

Sağlık ve sevgi ile...

Sonu sizin için eğitmenliğe kadar gitmez belki ama bedeniniz için yaptığınız tüm pozitiflikler emin olun ruhunuz için de pozitif yönlü kapılar açarak size mutlu olmanız için neler yapmanız gerektiğini fısıldıyor. O yüzden gelin pilates hikayenizi de birlikte yaratalım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir